04.10.2022

Prof. Dr. Huriye Martı "Peygamberimiz, Cami ve İrşat" konulu konferans verdi

 

Trabzon İl Müftülüğü tarafından “Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası” etkinlikleri kapsamında “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” konulu konferans düzenlendi.

Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı konuşmacı olarak katıldı.

Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması Türkiye ikincisi Vakfıkebir Yeni Camii Müezzin-Kayyımı Muhammet Saka’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılış konuşmasını İl Müftüsü Osman Aydın yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ve Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu’nun da konuşma yaptığı program Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı’nın “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” konulu konferansı ile devam etti.

Prof. Dr. Huriye Martı konferansında, “Din hizmeti sunan çok kıymetli din görevlilerimize selam ediyor ve minnetlerimi sunuyorum. Onların varlığı bu ülke için bir bereket vesilesidir. Onların varlığı bu ülkenin geleceği için bir huzur teminatıdır. Onların varlığı gerçekten bir hamd vesilesidir. İyi ki varsınız dedi.

Peygamber efendimizin çağrısını konuşmak için buradayız diye sözlerine devam eden Huriye Martı, şu an itibariyle Trabzon’da bu salonda bir araya gelen ümmetinden mü’minler olarak bizim selamımızı Cenabı Hakkın Medine’de onun Ruhi Şerifine ulaştırmasını temenni ediyorum. Rabbim bizleri nasıl burada bir araya getirdiyse onun sancağı altında da bir araya getirsin. Onun ümmeti olmakla duyduğumuz şeref bize yeter. Ne zengin olmakla, ne soylu olmakla, ne makam sahibi, ne yüce gönüllü olmakla elde edilemeyecek bir şereftir peygambere ümmet olmak. Allah bu şerefin değerini bilenlerden eylesin bizi. Başka yerde şerefi aramaya çalışan dünyalık gayretleriyle telaşlarıyla peygamberi unutanlardan eylemesin. Allah her anımızı her günümüzü peygamberin davetine kulak açıp, gönül açıp, yürek açıp, peygamberin sünnetine uyarak geçirmeyi bize nasip etsin.

Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettiği zaman ilk yaptırdığı işlerden birisi Medinede bir mescit inşa etmekti. Bugün o yeşil kubbesi ile hepimizin bildiği Medine mescidi Mescidi Nebevi Peygamber efendimiz tarafından bizzat inşaatında kendisi de çalışarak inşa edilen ilk mescitti.

Ashabı Kiram ile birlikte orada bu mescidi yapmalarındaki gaye, Allah Rasulü orada erkelere, kadınlara, yaşlılara, gençlere, çocuklara, İslam’ı kabul edenlere, etmeyenlere, kendisini uzak yerlerden ziyarete gelenlere, Medine’nin yerlilerine, herkese ama herkese bu mescitte İslam’ı anlatacaktı. Hiç usanmadı Peygamberimiz anlatmaktan. Hiç ümidini kaybetmedi, işin ucunu asla bırakmadı. Aynı kararlılıkla, aynı sabır ve nezaketle, aynı direnç ve azimle İslam’ı anlatmaya ve insanları davet etmeye devam etti.

Öncelikle imana davet ediyordu. Allah’ın var ve bir olduğunu kabul etmeye tevhide davet ediyordu. Allah’ın kulu olduğunu farketmeye, Allah’ın bizi yarattığını, yaşattığını, nimetlerle donattığını, Allah’ın bizi her an görüp gözettiğini, Allah’ın bizi insan olarak emaneti yüklediğini ve bu sorumluluğumuzun gereği olarak Allah’ın yarın bizden hesap soracağını anlatıyordu.

Peygamber Efendimiz iman esaslarını Allah’a imanı, Peygamberlere imanı, Kitaplara imanı, Ahirete imanı, Kaza ve Kadere imanı, Meleklere imanı hep o mescitte anlattı. Peygamber efendimizin etrafında kimi zaman hanımlar oluyordu. Mescitte hanımlara özel olarak bir gün ayırmış ve o günde sadece hanımlara ders veriyordu. Kimi zaman etrafında gençler oluyordu. Kimi zaman muhacirler oluyordu kimi zaman ensar oluyordu. Bazen huzurunda birbiriyle tartışan ve ya Rasulallah aramızı bul diyenler oluyordu. Peygamberimiz mescitte davaları görüyordu. Mescitte cenazeleri kaldırıyordu. Mescitte ilim ve irfan hikmet dağıtıyordu.

İşte o süreçlerde mescidin son derece herkesi birleştiren, buluşturan kaynaştıran  bir rolü vardı. Şehrin kalbi mescitte atıyordu. Dolayısıyla bugün bizimde camilerimizin mescitlerimizin ve din görevlilerimizin son derece büyük bir vazifeyi icra ettiğini, peygamber mesleğini devam ettirdiğini söyleyebiliriz.

Peygamberimiz ikinci olarak ibadete davet etti. Namaza, Oruca, Hacca, o davetle infaka sadakaya zekata insanlar ulaştı. Peygamber Efendimizin arkasında saf tutup namaz kıldılar. Sadece erkekler değil, hanımlar da beş vakit peygamberimizin arkasında namaz kılabiliyordu. Peygamberimiz mescidin kapılarını hanımlara ve çocuklara kapatmadı. Hatta buyuruyordu ki tam uzun uzun sureler okuyup, uzun uzadıya bir namaz kıldırayım diye niyet ederek namaza duruyorum imam olarak, cemaatin içinde bir bebek ağlaması duyuyorum şimdi o bebek annesine eziyet ederde annesi rahatsız olur diye hemen kısa surelerle namazı bitiriyorum.

Peygamber efendimiz iman ve ibadetten sonra üçüncüsü ahlaka davet ediyordu. Güzel ahlak peygamberimizin davetinin en temel ve en öncelikli ayaklarından biriydi. Peygamberimiz bizzat buyuruyordu ki ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. Güzel ahlak yarım değildi. Bazı kesimler unutulmuştu. Peygamberler Hz. Adem’den itibaren insanları imana, tevhide ve güzel ahlaka davet etmiş ama insanlar her seferinde unutmuştu. İşlerine gelmediği için bir süre sonra inkara ve ahlaksızlığa düşmüştü. Peygamberimizde işte o unutulan kısmı tamamlamak için kendisinden bir önce gelen peygamberler zincirinin son halkası olarak insanlara güzel ahlak davetinde bulunmak için vardı. Hatta Peygamber Efendimiz kendisini şöyle tanımlıyordu. Ben ve benden önceki peygamberlerin hali şuna benziyor. Bir adam güzel bir köşk yapmış. İnsanlar o köşkü gezmeye başlıyor. Ne kadar güzel bir köşk ne muhteşem olmuş. Ama bir köşede duvarda bir tuğla kadar yer boş. Diyorlar ki keşke şu tuğla da olsaydı da bu boşluk ta tamamlansaydı da mükemmel olsaydı. İşte o tuğla benim diyor Peygamberimiz.

Cömert olmak, mütevazi olmak, paylaşımcı olmak, din kardeşinin elinden tutmak ve mü’min kardeşi olarak ona sırtını dönmemek, onu yalnız bırakmamak, onu yardımsız koymamak. Peygamberimizin daveti iman kardeşliğine idi.

Peygamberimizin daveti dürüstlüğe doğruluğa ise nezakete edebe ise biz o davete kulak vereceğiz. Peygamber efendimizin yolundan giderken elimizden ve dilimizden hiç kimsenin zarar görmediği mü’minler olmak için gayret edeceğiz. Peygamber davetine kulak vermek mü’minin vazifesidir. Çünkü sünnete ittiba farzdır. Allah bizi onun yolundan ayırmasın. Biz peygamberimizi çok seven bir toplumuz. Bizim toplumumuzda bu topraklarda peygamber sevgisi, peygamber aşkı olarak anılır. Aşığım Muhammede diye başlar bizim ilahilerimiz. Sıradan bir sevgi değildir biz onu aşk derecesinde yürekten seven mü’minleriz. Ne kadar seviyorsak o kadar da tanımaya çalışacağız. Onunla ilgili daha çok kitap okuyacağız, daha çok TV izleyeceğiz, daha çok dergi, daha çok sohbeti vaazı takip edeceğiz. Peygamberimizi daha yakından tanımaya, onu görüyormuşçasına sevmeye ve o ne yapmışsa, nasıl davranmışsa, nasıl yaşamışsa onu gibi davranmaya devam edeceğiz. Gayretimiz bu yönde olsun inşallah. Allah gayretimizi kuvvetimizi artırsın. Bizleri sünnete ittiba eden her hareketi ve her davranışı ile Allah Rasulünü örnek alan mü’minler eylesin. Rabbim bizleri onun sevgisinden mahrum etmesin. Onun şefaatinden mahrum etmesin. Nesillerimize evlatlarımıza Peygamber sevgisini aşılamak bizim en önemli vazifelerimizden biridir. Rabbim evlatlarımızı peygamberimizin yolundan ayırmasın. Efendimizin doğumunun alemlere rahmet olarak gelişi hepimizin hanesine bereket olarak bu sene de insin inşallah. Burada olduğunuzdan dolayı her birinize tekrar çok teşekkür ediyorum. Mevlidinizi kutluyorum. Allah’a emanet olun. Diyerek sözlerini bitirdi.

Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Trabzon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu, Daire Amirleri, İlçe Müftüleri, Siyasi Parti Temsilcileri, Sendika Temsilcileri, Din Görevlileri ve vatandaşlar katıldı.

Programın sonunda 2022 yılında emekliye ayrılan personele  plaket verildi.