Bismillahirrahmanirrahim.
İnsan nefsi, diğer canlı nefislerinden farklı bir nitelikte yaratılmış; yaratıcısını tanıma ve ilham alabilme düzeyine kavuşturulmuştur[1]. Nefse, fücuru ve takvası ilham edilerek[2] kötülüğün nefse zarar verdiği ve onu bozduğu; takvanın da iyi olduğu ve nefsi koruduğu, dolayısıyla yapılması veya yapılmaması günah ve kötü olan işlerden sakınmak; takva ve hayır olan işleri yaparak korunmak gerektiği telkin edilmiştir.
Ebedi mutluluğun seyrini dünyadaki yaşama göre belirleyecek olan Yüce Yaratan, ömür sermayesi bitmeden ve hüsran ortaya çıkmadan dinde suç sayılan söz ve davranışlardan tevbe edilmesini emreder; “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter’ derler”[3] ayeti, samimi tevbenin cennetle ödüllendirilmenin koşulu olarak ifade edilmiştir.
Kur’an’ın ifadesine göre sonuçları itibariyle günahların hepsi eşit değildir; “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, (küçük) günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız”[4] lafz-ı ilahisi, hem günahların ayrımını hem de büyük günahlardan sakınıldığında küçüklerinin bağışlanacağını bildirmektedir. Allah Resulü (sav), büyük günahları; Allah’a şirk koşmak, anne ve baba haklarına riayet etmemek, cana kıymak, yalan konuşmak, yalan şahitlikte bulunmak,[5] şirk koşmak, sihir yapmak, adam öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, Beytu’l-Haram’da suç işlemeyi helal saymak,[6] olarak bildirmektedir. Ayrıca kişinin başkasına söverek kendisine sövülmesine sebep olması cihetiyle kendisine sövmüş olmakla büyük günah işlemiş olacağı[7] rivayet edilmektedir.
Öyle anlaşılıyor ki, İnsanı mahveden günah ifadesiyle Allah Resulü (sav), toplumu fazlasıyla etkileyen günahlara dikkat çekmiş, bunlardan başka büyük günah yoktur demek istememiştir. Zira her günah daha küçüğüne göre büyüktür. Bu bakımdan büyük günahların neler olduğu üzerinde İslam bilginleri arasında bir ittifak bulunmamakla birlikte Kur’an ve sahih hadislerde yasaklandığı halde işleyene; emredildiği halde yapmayana Cehennemde azap edileceği bildirilen her günah, büyük günahtırgörüşü ağırlık kazanmıştır.
Sayısı hakkında net bir bilgiye rastlayamadığımız büyük günahların, istiğfarla bağışlanacağı, ısrar edilmesi halinde küçük günahların da büyük günah olacağı, samimiyet sahibi her kulun, Allah’ın yasakladığı her şeyin büyük günah olacağını kabullenmelidir. Ayna üzerindeki kirler aynanın görüntüsünü bozduğu gibi işlenen her günah da tevbe edilmezse kalbin paslanıp kararmasına neden olur[8] ve vicdan olarak karar vermesine engel olur. “Hayır hayır, onların işlediği günahlar kalplerini paslandırıp körletmiştir”[9] ayeti, günahların, insanın duygu ve düşünceleri üzerinde olumsuz etki bırakacağını göstermektedir.
İslam’da günahın ferdiliği esas olmakla[10] birlikte bir günahın işlenme geleneğini başlatanlar, aynı günahı işleyenlerin günahı kadar günah yüklenmiş olurlar.[11] İnsana, kötüden/günahtan uzak durması için seçme/ayırt etme yetisi verilmiş olmasına rağmen en büyük düşman olan nefis, kötülüğü telkin eder. Bu sebeple nefis insanda bulunan kötülüklerin kaynağı olarak tanıtılır.[12] İnsanı günaha sürükleyen etkenlerden biri de dünya hayatının süsüdür.[13] İnsanın değeri, kendisini farklı kılan aklı ile nefsinin aşırı isteklerini dengede tutması ve zararına olan şeylerden uzak durmasında, hüsrana uğrayanların; “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım”[14] sözlerini sarf edeceği o pişmanlık gününe karşı kendini korumasındadır.
İslam, insanlığa dünya ve ahret mutluluğu için öğretiler etrafında nefsin isteklerine aldırış etmeden dengeli ve disiplinli bir hayat öngörür. Bu disiplinin hayata egemen olması dileğiyle selam ve dua ile…
Hüseyin KÖKSAL
İlçe Müftüsü
[1] Bkz. 91/Şems, 7 [2] Bkz. 91/Şems, 8 [3] 66/Tahrim, 8 [4] 4/Nisa, 31 [5] Buhârî, Şehadet, 10 [6] Ebu Davud, Vesaya, 10 [7] Bkz. Buhârî, Edeb, 4 [8] İbni Mâce, Zühd, 29 [9] 83/Mutaffifin, 14 [10] 17/İsra, 15 [11] 16/Nahl, 25 [12] 12/Yusuf, 53 [13] 3/Al-i İmran, 14 [14] 89/Fecr, 24